Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, demokratik açılım sürecinin Türkiye için faydalı sonuçlar doğuracağına yürekten inandığını belirterek, ''Siyaset risk almaktır. Sonunda ne olursa olsun insan, toplumun sorunlarını çözmek için siyaset yapıyorsa, bunun sonuçlarına katlanacaktır. AK Parti için en büyük riskin, önümüzdeki seçimler açısından bu olduğunu söylüyorum. Ama bunun bizi, geriye dönmek, zaafa uğramak konusunda değil, sürecin Türkiye'nin bütünlüğüne hizmet etmesi noktasında daha çok çalışmamızı gerektiren bir unsurdur'' dedi.
Plan ve Bütçe Komisyonunda, milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Arınç, bir soru üzerine ''Öcalan'ı alırız, dinleriz, muhatap olur, şu olur, bu olur...'' şeklinde bir ifadesi olmadığını kaydetti. Arınç, Ağustos ayında gazetecilerin ''Öcalan bir açıklama yapacak, yol haritasını açıklayacak'' şeklindeki sorusuna karşılık, ''Hükümetimizin bir üyesi olarak benim Öcalan'ı muhatap almam, ne söyleyecek, ne söylemeyecek onun ağzına bakmam doğru değil, ben de öyle bir şeyin peşinde değilim. Öcalan'ı dinleyecek olanlar, söylediklerini değerlendirecek olanlar, bizim istihbarat ve güvenlik birimlerimizdir. Onlar dinler, bakarlar, ederler, Hükümete sunulacak bir şey varsa MGK toplantılarında gündeme getirirler'' dediğini aktardı.
MHP google reklamı nasıl verilir Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı'nın demokratik açılımı ''PKK açılımı'' olarak nitelemesi üzerine Arınç, ''Biz, demokratik açılım veya milli birlik bütünlük projesi veya bir başka şey diyoruz. eleştirilerinde haklı da olabilir, ben söylediklerine saygı da duyuyorum. Bunların elbette iyi bir üslup içerisinde ve memleket yararına yapılması lazım. Ama açılımla ilgili söylediklerine, Sayın Başbakan'ın söylediklerine, Sayın Bahçeli'nin ağzından cevap vermektir. Bu konuya gerek görmüyorum ve eleştirilerine saygı duyuyorum'' diye konuştu.
Açılım konusunun Meclis gündemine geldiğine işaret eden Arınç, şunları söyledi:
''Bu konuda iktidarın da muhalefetin de sivil toplum kuruluşlarının da sokaktaki vatandaşın da söyleyecek sözü vardır. Hepsine sabırlı ve müteamil olacağız ve bu konudaki eleştirilerden yararlanmaya çalışacağız. Ama bir konu ki bir milletvekili sıfatını taşıyan insanın, ciddi bulup üzerinde durmasını doğrusu yadırgadım. O da 10 Kasım ile ilgili olanlar... Bu yıl 10 Kasım, önümüzdeki Salı günüdür. Yüreğimizdeki acısı ise 10 Kasım 1938'dir. 1938, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk'ün vefat yıldönümüdür. Bunu her yıl belli şekillerde anıyoruz ve onu anlamaya çalışıyoruz. Bu hepimizin yaptığı bir şeydir. Atatürk'ü sevme konusunda da kimse birbiriyle yarışmasın. Bu herkese ait, bu ülkeye en büyük hizmetleri yapmış bir insana duyulacak kadirbilirlik ve vefakarlıktır. Ama 10 Kasım, günlerden birisidir ve tatil günü değildir. 10 Kasım, bir matem günü de değildir. Eskiden matem günüydü. Eskiden 10 Kasım'da içkili yerler kapatılırdı, şarkı türkü çalınmazdı. Sonradan 1980'li yılların ortalarında 'Canım böyle bir şey olur mu, Atatürk de buna rıza göstermezdi, yani böyle üzülerek, ağlayarak, sızlayarak, orayı, burayı kapatarak böyle bir gün hatırlanmaz. Biz onun yaptıklarını, eserlerini ve şahsiyetini en güzel şekilde analım' denildi ve bugüne kadar böyle gelindi.''
''GENEL GÖRÜŞME İÇİN EN UYGUN GÜN...''
Arınç, salı günlerinin TBMM İçtüzüğü'ne göre denetim günü olduğunu hatırlatarak, demokratik açılımın 10 Kasım'da Meclis gündemine gelmesiyle ilgili eleştirilere şu yanıtı verdi:
''Böyle bir denetim günü de genel görüşme için en uygun gündür. Bir salı günü, demokratik açılım konusunu veya arkadaşların başka isim verdiği konuyu konuşmasak, ne konuşacağız? 3 arkadaşımız belki kendi seçim bölgesiyle ilgili konuları gündeme getirecek, belki esnaf ve sanatkarların ya da başka sektörün durumunu konuşacağız. Onlar çok önemli olacak da üzerinde durmak istediğimiz konu, onlardan daha az mı önemsiz? Niyet okumak suretiyle 10 Kasım'da böyle bir konuşmanın yapılacak olmasını gündeme getirmek bence doğru değil. Çünkü, genel görüşme için iki gün var. Birinci görüşme salı, ikinci görüşme ise 48 saat sonra perşembe günüdür. Biz Meclis olarak, şöyle bir karar mı aldık; '10 Kasım'da çalışmayalım, o gün şöyle başka bir etkinlik yapalım.' Hayır. 10 Kasım'da yine Meclis saat 15.00'te açılacak ve yine denetim konularına girecek. Belki de ben 20 soruyu yanıtlayacağım, belki sayın Mehmet Aydın yanıtlayacak. Yani bugüne özel bir önem vermenin, bugüne özel anlamlar çıkaracak noktaya getirmenin ben doğru olmadığı kanaatindeyim. Bütün düşüncelerimiz ve eleştirilerimiz hem bilim hem de mantık açısından doğru olmalı.
Hatırlayacaksınız Türkiye'de Damal diye bir kasaba var ve en doğu hududumuz. Orada senenin bir günü güneş ışınları dağa vurduğunda Atatürk'ün silueti meydana çıkıyor. Böyle bir şey bilim ve mantıkla açıklanabilir mi bilmiyorum. Ama ne zamandan beri Türkiye'de ayrıca anlam günleri tertipleniyor ve Sayın Baykal da bildiğim kadarıyla silueti görmek için oraya gitti. 10 Kasım, yasamanın, denetlemenin günüdür. 10 Kasım'da, Meclis açıktır. Meclis çalışmasını yapacaktır ve o çalışma içinde de bu konu, daha başka bir konu görüşülecektir. Lütfen buna özel bir anlam yüklemeyelim, Atatürk'ün hatırasına da saygısızlık etmiş olmayalım.''
''SÜRECE DESTEK VERDİĞİMİ İFADE ETTİM''
Arınç, DTP'li Hasip Kaplan'ın ''Açılım süreci risktir. Oy kaybetmek gibi bir kaygıyı taşıyor musunuz? Bu kaygı, Hükümeti zorluyor mu?'' sorusunu yanıtlarken de şöyle konuştu:
''Ben şahsen ve Hükümetim de 'demokratik açılım' ismini verdiğimiz bu sürecin Türkiye, toplumumuz ve milletimiz için faydalı sonuçlar doğuracağına yürekten inanıyor. Siyaset risk almaktır. Sonunda ne olursa olsun insan, toplumun sorunların çözmek için siyaset yapıyorsa, bunun sonuçlarına katlanacaktır. Ben konuşmalarımda, AK Parti için en büyük riskin önümüzdeki seçimler açısından bu olduğunu söylüyorum. Bu benim kişisel düşüncemdir. Ama bunun bizi, geriye dönmek, zaafa uğramak konusunda değil, bu sürecin Türkiye'nin bütünlüğüne hizmet etmesi noktasında daha çok çalışmamızı gerektiren bir unsur olduğunu düşünüyorum. Sözlerim ve hareketlerimle bu sürece destek verdiğimi ifade etmiştim.''
Kategori : POLİTİKA