DTP Grup Başkanvekili Gültan Kışanak, demokratik açılım görüşmelerinin, aynı zamanda Parlamento ve demokrasi açısından bir sınav niteliği taşıdığını söyledi.
TBMM Genel Kurulu'nda demokratik açılım konusunda verilen genel görüşme önergesinin öngörüşmelerinde DTP grubu adına konuşan Kışanak, demokratik açılımın Meclise gelmesini son derece önemsediklerini, bunu, çözüm süreci açısından bir fırsat olarak gördüklerini ifade etti.
Kürt sorununun yıllardır Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında, askeri karargahlarda konuşulduğunu belirten Kışanak, bu sorunun asıl tartışılması gereken yerin Parlamento olduğunu ifade etti.
Kışanak, görüşmenin, aynı zamanda Parlamento ve demokrasi açısından bir sınav olacağını kaydederek, iktidarı ve muhalefeti, Kürt sorunu karşısında sorumlu, vicdanlı, adil, cesur ve kararlı bir tutum içinde olmaya davet hac turu etti.
Sorunun siyasi çekişmelere konu olamayacağını anlatan Kışanak, ''Hep birlikte ortak bir çözümü geliştirmek durumundayız.
Bu sorun, senin benim değil, tüm Türkiye'nin sorunudur. Kürt'üyle Türk'üyle tüm yurttaşlarımızın bizlerden, Parlamentodan beklentisi, demokrasi, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik temelinde, barışçıl bir çözümdür. Bu nedenle, sorumluluğumuz ağırdır'' diye konuştu.
Kışanak, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasındaki en önemli etkenin, Türk ve Kürt, bütün Anadolu halklarının birlikteliği ve aynı amaç etrafında kenetlenmeleri olduğunu vurguladı.
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran birinci meclisin çoğulcu niteliğinin, milletvekillerinin kendi kimlikleriyle temsilini de beraberinde getirdiğini kaydeden Kışanak, ancak 1924 Anayasasıyla birlikte tersi bir süreç başladığını anlattı.
Gültan Kışanak, dinsel, dilsel ve etnik farklılıkların yok sayıldığını, 'tek tip yurttaş yaratma' projesinin devreye konulduğunu iddia etti.
''Günümüzde çağdaş demokrasi ile yönetildiğini iddia eden ve katı merkeziyetçi, tek tipçi ulus-devlet anlayışına sıkı sıkıya sarılan hiçbir ülke kalmadı'' diyen Kışanak, Türkiye'nin dünyadaki bu değişim dönüşüm karşısında, giderek demokrasiden uzaklaştığını savundu.
Türkiye'yi çoğulcu, demokratik bir cumhuriyete, tüm farklılıkları da özgürlüklere kavuşturmak istediklerini ifade eden Kışanak, ''Bu zor değil. Yeter ki hiçbir kimliği red ve inkar etmeyelim'' dedi.
SİVİL ANAYASA
Parlamentonun; sivil, demokratik, çoğulcu yeni bir anayasa hazırlığını gündemine alması gerektiğini belirten Kışanak, 1982 Anayasası'nın, anti demokratik olduğunu öne sürdü.
Yeni anayasada, farklılıklar, kültürel zenginlikler, toplumsal bütünlüğün temel harcı olarak görülmesi gerektiğini kaydeden Kışanak, şunları söyledi:
''Herkesin resmi dilin yanı sıra özel ve kamusal alanda kendi anadilini de kullanma hakkına sahip olduğu açıkça ifade edilmelidir. Yerel yönetimleri güçlendiren, bölge yönetimleri kurulmasına olanak tanıyan, yeni demokratik, özerk idari bir yapılanmaya gidilmelidir. Anadilde eğitim hakkı anayasal güvenceye kavuşturulmalı, bu hak eğitim ve öğretimin tüm aşamalarını kapsamalıdır.
Türkçe'den farklı bir dilde eğitim yapan kurumlarda, resmi dil olan Türkçe'nin öğretilmesi sağlanarak, tüm Türkiye halkının ortak iletişim dili olmasına olanak yaratılmalıdır.
Din, mezhep, ırk, etnik köken, cinsiyet, kültürel ve benzeri hiçbir fark gözetilmeksizin, Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese, anayasal vatandaşlık hakkı tanınmalıdır.
Ana hatlarını çizdiğimiz, bu anayasal çözüm yaklaşımımız, Kürt sorununa kalıcı çözüm olanağı yaratacağı gibi, Türkiye'yi de çağın demokratik değerleriyle buluşturacaktır. Yıllarca, yaratılmak istenen 'bölünme fobisinin' ne kadar yersiz olduğu, gündeme getirdiğimiz bu önerilerle bir kez daha, açığa çıkmıştır.''
Kategori : POLİTİKA